Afleveringen
-
🤖 Yapay Zeka vs. İnsan Kaynakları: İşe Alım Savaşlarında Kim Galip? 🏆
Yapay zeka, artık insanların dijital izlerinden, davranışlarından ve tutumlarından neler yapabileceğini tahmin edebiliyor. Peki, bu durumda İK departmanına ihtiyacımız var mı? 🤔
Bir düşünelim: Şirketimizde hangi görevler var, hangi pozisyonlar açık? Bu görevler için gerekli yetenekler neler?...
Şu anda, bu süreç 'aynaya bakarak' yani çok insani bir yöntemle yapılıyor. Ancak, yapay zekanın bu süreci devralması mümkün mü?
👀 Yapay zeka, belki de veriye dayalı, objektif kararlar verebilir; ama şirket kültürüne uyum sağlayacak, ekip dinamiklerini anlayacak kadar duyarlı mı?
🚀 Şirketler, veri ve insan sezgisini birleştirerek en iyi adayları seçmeye devam ederken, İK'nın insan dokunuşunun yerini bir algoritma alabilir mi?
-
Cizvit Rahiplerinden İK Dersleri! 🎓
Cizvit rahipleri bize yetenek yönetiminde eşsiz dersler sunar: Sürekli gelişim, esneklik ve adaptasyon.
Modern profesyonel dünyada, görev tanımlarının artık net sınırlarla çizilmediği bir dönemdeyiz. Yeni nesil çalışanlar bile bazen daha fazla yapılandırılmış hiyerarşik yapıları tercih edebilirken, 'profesyonellik' kavramı sürekli evrim geçiriyor.
🔄 Profesyonel demek, ücretin ötesinde bir kendini geliştirme süreci demektir. Profesyonellik, işini ustalıkla yapma ve sürekli öğrenme arzusunu ifade eder; amatörlükse acemiliği değil, bir tutku durumunu temsil eder.
💡 İK'nın Rolü: İnsan Kaynakları bölümleri, çalışanların bu sürekli gelişim yolculuğunda önemli bir görev üstlenir. İK'nın, kendini geliştirmeye hevesli profesyonellere karşı bir yükümlülüğü vardır—desteklemek, yönlendirmek ve büyümelerine olanak sağlamak.
🤔 Peki sizce, günümüzde 'profesyonel' olmanın anlamı nedir? İş yerinde sürekli gelişim nasıl teşvik edilir?
-
Zijn er afleveringen die ontbreken?
-
İnsan Kaynakları'nda bir yenilik düşündük: Doğum günü kutlamalarını esnek yan haklar uygulamalarıyla entegre etmek! 🎂✨
Nasıl mı?
Her doğum gününde, çalışanlarımızın seçebileceği özel yan haklar sunarak kutlamaları kişiselleştirebiliriz.
Belki bir spa günü, belki ekstra bir tatil günü, ya da belki de onların seçebileceği bir hediye!
📹 Bu fikri bir videoda tartıştık ve şimdi sizlere soruyoruz: Siz ne dersiniz? Bu tür yenilikçi yaklaşımlar çalışan memnuniyetini artırır mı? Yoksa çok mu gösterişli?
🤔 İK'da sınırları zorlamak ve çalışan deneyimini zenginleştirmek adına sizin fikirleriniz neler? Yenilikçi ve esnek çözümler bize neler kazandırabilir?
-
🎉 İK'nın Dijital Dönüşümü: Doğum Günü Kutlamalarından Çıkarılan Dersler 🎂
Evet, İK dijitalleşti; artık doğum günlerimizi bile kutluyor! Ama bu standart tebrik mesajları gerçekten kalbimize dokunuyor mu? Samimiyet mi yoksa sadece bir bildirim mi? 🤔
20 küsur yıl önce bu kalıp mesajların modası geçmiş olmalıydı. Elbette, bu mesajlar geldi diye bir firmanın ürününü veya hizmetini satın alan var mı, bilmiyoruz.
Ama belki bir indirim veya promosyon içeren doğum günü mesajları daha hoş karşılanabilir. Yine de, burada veriyi iyi yönetmek ve teklifi samimiyetle sunmak şart.
🚀 İşin sırrı, robotik süreçlerle kişiselleştirmeyi dengelemekte. Samimiyetin dijitalleştirilmesi mümkün değil, ancak doğru veri yönetimi ve kişisel dokunuşlarla dijital mesajlar bile içten hissedilebilir.
-
Müşteri odaklı görevlerde "yüzünüz gülmeli" derken, "sistem bozuk, yapamıyorum" diyerek sırıtmak değil, gerçekten gülmek kastediliyor. Müşteri olarak hızlı ve doğru hizmet bekleriz, kıvırmalar ve bahaneler değil!
🚫 Kıvırmayın: Bir şeyi yapamıyorsanız, hoş görünmek adına saçmalamaya gerek yok. Dürüst olun ve durumu olduğu gibi aktarın. Duygular ve düşüncelerle gerçekleri ayrı ayrı anlatabilme becerisi, bu işin olmazsa olmazı.
💡 Algoritma ile Düşünmek: Algoritma temelli düşünme, işlerin gerçekçi ve sistemli yapılmasını sağlar. Öğrenmeyi ve algoritma ile düşünmeyi öğrenmek, müşteri deneyimini doğrudan etkiler.
🤖 İK Tavsiyesi: İşe alımlarda, duygularla düşünceleri ayrı ayrı ifade edebilen, gerçeklerle yüzleşebilen kişilere öncelik verilmeli. Bu, müşteri deneyimine doğrudan yansır!
🤔 Peki siz ne düşünüyorsunuz? Müşteri odaklı bir pozisyonda başarılı olmak için hangi becerilere ihtiyaç var?
-
🔍 İnsan Kaynakları: Zaman Tünelinde Bir Yolculuk 🕰️
Bir zamanlar, İnsan Kaynakları'nın öncülü olan "Özlük İşleri" vardı. Muhasebenin bir alt dalı olarak, çalışanların kaç çocuğu olduğundan maaşlarına kadar her şeyi bir kart üzerinde toplardı. Kağıtlar konuşurdu!
📈 Sonra "Personel" kavramı sahneye çıktı. Ne mi değişti? Eski muhasebe şef yardımcısı daha fazla yetki aldı, sadece bu kadar.
🚀 Sonra tabela değişti, İnsan Kaynakları departmanı doğdu! Ama değişen sadece tabela mıydı? Belki de en büyük sorun, zihniyetin yavaş değişmesiydi. Çalışanlar ve yönetim nezdinde kendilerini kanıtlama mücadelesi veren bu departman, modern organizasyonların vazgeçilmez bir parçası haline geldi.
🤔 Peki sizce İK'nın evrimi nereye gidiyor? İK departmanları modern iş dünyasında nasıl bir rol oynamalı?
-
🎯 Müşteri Odaklılık İçin Gerekli Olan #1 Beceri: Geri Bildirim Alabilme Yeteneği! 🔄
İşe alım mülakatlarında en sevdiğim soru: "Hayatındaki en büyük başarın ne?" Ama asıl mesele cevapta değil, adayın bu başarıyı neden önemli bulduğunda. İşin püf noktası burada başlıyor. 🕵️♂️
Sonra devam ediyorum: "Peki, en büyük başarısızlığın nedir ve bundan ne öğrendin?" Eğer bu soruya düzgün bir cevap veremiyorsa, o zaman geri bildirim alma konusunda bir sorun var demektir. Ve bizim için bu, büyük bir kırmızı bayrak! 🚩
💡 Neden mi? Çünkü kimse her şeyi bilemez. Eğer biri her şeyi bildiğini düşünüyorsa, bizim ona öğretebileceğimiz pek bir şey kalmamış demektir. İşte bu yüzden, kendini tanıma ve geri bildirim alabilme yeteneği, müşteri odaklı bir kültürde başarı için anahtar unsurlardır.
-
🧠 Duygusal Zeka vs. Analitik Zeka: Sahada Hangisi Daha Çok Puan Toplar? 🏆
Edward de Bono'nun "Zeka Tuzağı" makalesinde belirttiği gibi, analitik zeka yüksek olanlar genellikle kendilerini hata yapmaz olarak görürler. Hatalar daima başkalarının olur!
Ancak, gerçek dünyada duygusal zekanın kıymeti paha biçilemez. Çünkü duygusal zeka, geri bildirimi kucaklamak, empati kurmak ve takım çalışmasını desteklemek demek.
📈 Uzun Vadeli Kazanç: Analitik zekanın pırıl pırıl parladığı yerler var, ama eğer duygusal zeka ile dengelenmezse, bir noktada çuvallama riski taşır.
Araştırmalar, duygusal zeka sahibi kişilerin uzun vadede daha başarılı olduğunu gösteriyor. Çünkü onlar sadece verilerle değil, insanlarla da çalışıyor!
👥 İşe Alım Tavsiyesi: Bir sonraki işe alımınızda, analitik becerilerin yanı sıra duygusal zekaya da önem verin. Çünkü iş, yalnızca rakamlardan ibaret değil!
💡 Sizce iş yerinde duygusal zeka mı, analitik zeka mı daha önemli? Hangi zeka türü sizin işinizde daha çok fark yaratıyor?
-
🌍 Hibrit Çalışma Düzeninde Hayatta Kalma Rehberi: Nasıl Ayakta Kalınır? 🚀
Hibrit çalışma düzeni, "yeterli olmak" kavramını yeniden tanımlıyor. Artık sadece işlerin üstesinden gelmek değil, zorluklarla yüzleşip, onları aşma yeteneği öne çıkıyor.
Panik olmak yerine, "Bu da oldu, şimdi önümüze bakalım!" diyebilmek... Sorumluluk almak, iş birliği yapmak ve belki de tökezleyen bir arkadaşınıza destek olmak, yeni normalimiz.
🔍 Araştırmalara Göre: Amerika'da yapılan bir çalışmada, zorluklarla başa çıkabilme yeteneğine sahip bireyler incelenmiş. Örneklem olarak Vietnam'da esir düşüp, eve döndüklerinde psikolojik destek görmeyenler veya Alman toplama kamplarından kurtulanlar alınmış. Ortaya çıkan sonuç?
Umursamaz gerçeklik.
Yani, "Ne zaman serbest bırakılırsak bırakılalım önemli değil, ben yine de buradan çıkacağım!" diyebilmek.
🎯 İşe Alımlarda Aranan Özellikler: Bu hayatta kalma yeteneği, işe alımlarda aranan en önemli özelliklerden biri haline geldi.
Hayal kırıklığına uğramadan, her durumda ayakta kalabilenler, şirketler için gerçek bir hazine.
🤔 Peki siz ne düşünüyorsunuz? Hibrit çalışma düzeninde hangi beceriler sizi ayakta tutuyor?
-
Eskiden CRM deyince aklımıza hemen veriler gelirdi, şimdi ise bu kavram, müşteri deneyimini kolaylaştırmak adına dijital dönüşümle iç içe geçmiş durumda.
Peki, işin içine insan faktörü girince denklem nasıl değişiyor?
🔍 İşe Alımın Gücü: İnsan Kaynakları'nın rolü burada devreye giriyor. Müşteri ile doğrudan temas eden çalışanlar, sadece işlerini iyi yapmakla kalmıyor, aynı zamanda müşterilerin yüzünü güldürüyor. Çocukken öğrendiğimiz gibi, sirke satmak değil, güler yüzlü olmak her daim önemli! 😊
💡 LinkedIn İstatistiklerine Göre: Teknik beceriler önemli, evet, ama pandemi sonrası dönemde kişisel nitelikler ve sosyal beceriler daha da önem kazandı.
İşte bu yüzden, LinkedIn'de en çok aranan yetenekler arasında duygusal zeka, takım çalışması ve stres yönetimi gibi beceriler üst sıralarda yer alıyor.
📈 Sosyal Becerilerin Gücü: Araştırmalar, teknik bilgisi yüksek olanların, ancak sosyal becerilere daha az sahip olanların %60 oranında daha az tercih edildiğini gösteriyor. Müşteri odaklı görevlerde bu oran %75'e kadar çıkıyor!
🤝 İK ve Pazarlama El Ele: Müşteri deneyimini zenginleştirmek için, hem teknik bilgiler hem de sosyal beceriler gerekiyor. İşte bu yüzden, bir sonraki işe alım sürecinizde hangi yeteneklere öncelik vereceğinizi iyi düşünün!
-
Çalışanlarımızın bağlılığı konusunda doz ayarı yapmak gerekir mi? 🤔
Evet, bağlılık bir ilaç değil, ancak dozu ayarlamak gerekebilir!
Şirketler, çalışanlarının tam kalplerini kazanmak isterken, bir yandan da sağlıklı sınırların korunması gerektiğini unutmamalı.
Çalışan bağlılığı, ne kadar fazla olursa o kadar iyi mi, yoksa kalitesi mi önemli? 🧐
İK profesyonelleri olarak bizler, ekip ruhunu canlı tutarken, her çalışanın bireysel sınırlarına saygı göstermek zorundayız. Çünkü insanlar iş yerlerinden değil, iş arkadaşlarından ve patronlarından ayrılır. İşte bu yüzden, ekip bağlılığı şirketin geleceği için hayati önem taşır.
-
🎉 İçeride Mutlu Bir Ekip Nasıl Oluşturulur? İK'nın Rolüne Bir Bakış! 🌟
İK departmanı, bir organizasyonun "LinkedIn"i gibi olmalı: Kim ne biliyor, kim ne yetenekte, bilgiler parmaklarınızın ucunda olmalı. Yani, ekrana bakıldığında "Bu projede bu kişilerle çalışalım" diyebilmek kadar kolay olmalı. 🖥️💼
🔍 Oryantasyon Süreci: Yeni bir ekibi mutlu etmenin ilk adımı, herkesin rollerini ve sorumluluklarını net bir şekilde anlamasıdır. Ama bu her zaman yeterli olmuyor. Çünkü bazen çalışanlar, tüm becerilerini veya bilgilerini paylaşmak istemeyebilir. Neden mi? Bazıları bilgisini paylaşmanın, başkalarının kendilerini kopyalamasına yol açacağından endişe ediyor. Komik ama gerçek! 😄
📈 Yetkinlik Haritası Çıkarma: İK'nın görevi, hangi yetkinliklerin şirket için kritik olduğunu belirlemek ve bu yetenek havuzunu stratejik bir şekilde yönetmektir. Bu, sadece iş tanımlarıyla sınırlı kalmamalı, aynı zamanda şirketin kültürünü ve çalışan bağlılığını güçlendiren bir araç olmalı.
🌐 Kurum Kültürü: Eğer kurum kültürü, müşteri odaklı değilse ve prim sistemi çalışanları müşterilerden "fırsat" çıkarmaya teşvik ediyorsa, bu durum hem müşteri memnuniyetini hem de çalışan bağlılığını olumsuz etkileyebilir.
💬 Sizce İK, çalışanların yeteneklerini nasıl daha etkin bir şekilde yönetebilir? Kurum kültürünü nasıl daha müşteri odaklı hale getirebiliriz?
-
🚧 Silolaşmayı Kırmak: “Bu Benim İşim Değil” Demeyenlerin Gücü! 💥
Siloları kırmak istiyorsanız, ilk adım “Bu benim işim değil” demeyenleri işe almak. Evet, ekip oyuncusu olmayı DNA'sında taşıyan insanlarla çalışmak, her projede sinerji yaratır! 🌟
🔄 Bir değişiklik yapalım mı?
Çoğu zaman insanları birikimleri için işe alıp, tutumları yüzünden kovuyoruz.
Peki ya insanları tutumları için işe alıp, birikimlerini kendimiz şekillendirsek? 🤔
🛠️ İşin Sırrı: Yetenek ve becerisiyle öne çıkan, ekip oluşturma yeteneğine sahip bireyleri işe almak. Bu strateji, iş yerindeki dinamikleri değiştirip, daha uyumlu ve verimli bir çalışma ortamı yaratmanın anahtarı olabilir.
👥 Ekip ruhuyla çalışmayı benimsemiş olanlar, sadece işleri ileriye taşımakla kalmaz, aynı zamanda yenilikçi fikirlerin ve çözümlerin önünü açar.
💬 Sizce bir ekip oyuncusu olmak ne anlama geliyor?
İşe alımlarda hangi tutumlar öncelikli olmalı?
-
İç Müşteri Miti: Siloları Azaltmak Yerine Kalınlaştıran Bir Kavram
İç müşteri kavramı, kurumlar arasında iş akışını düzenlemek için kullanılan bir araç olabilir. Ancak bu kavramın uygulamada, departmanlar arası duvarları kalınlaştırarak siloları artırdığına dair şüphelerimiz var! -
IK'nın Müşteri ile Sınavı'nda bu hafta; Yetenek Yönetimi'ni detaylı bir şekilde ele alıyoruz.
-
IK'nın Müşteri ile Sınavı'nda bu hafta; IK'nın nereden başlayıp nereye evrildiğini konuşuyoruz.
-
IK'nın Müşteri ile Sınavı'nda bu hafta; Yetenek Yönetimi ve Müşteri Deneyimini konuşuyoruz.
-
IK'nın müşteri ile sınavında CRM'in "Uğur Abisi" Uğur Özmen ile
İnsan kaynakları ve müşteri deneyimi dünyasından çarpıcı gerçekleri keşfetmeye, gerçek hayattan örneklerle, çalışan ve müşteri arasındaki ilişkiyi nasıl optimize edebileceğimizi ve iş yerinde çalışan ve müşteri ile mutluluğu nasıl artırabileceğimizi bulmaya çalışıyor, hem eğleniyor, hem de konuşulmayan tüm gerçekleri konuşurken, nice yanlışları tartışıyor ve çok çarpıcı aydınlanmalar yaşıyoruz.
Bu deneyime sizleri de bekleriz! -
Mary Cheves West Perky, 1910'da
"Perky deneyi" olarak bilinene
ve algı psikolojisi alanında sonradan önemli bir çalışma olan
bir deney yapmaya karar verir.Deneyde,
katılımcılardan bir perdeye bakarken belirli nesneleri,
(örneğin, bir domates, bir muz veya bir limon)
zihinlerinde canlandırmalarını ister.Ama aynı zamanda,
katılımcıların fark etmeyeceği şekilde,
çok düşük ışıkla
bu nesnelerin gerçek görüntülerini perdeye yansıtır.
Ne mi olur?
Birlikte dinleyelim... -
Eminim çok şaşırırdı...
- Laat meer zien